Sanılanın aksine hiçbir zaman deizmi benimsememiş ilahiyatçı. Sadece bir şirk dini olarak gördüğü geleneksel sünni-islam yerine deizmin tercih edilebileceğini söylemiştir. Ancak kendisi deizmi değil hadis-sünnet-tarikat-hacı-hoca-şeyh-şıh-sakal-sarık yerine Kuran'ı merkez alan bir islam anlayışını savunmuştur.

Benim gözümde onu asıl değerli yapan unsur ise Atatürk ilkelerinin, devrimlerinin yılmaz bir savunucusu ve vatansever bir insan oluşudur. Benim için bunlar daha önemli.

Son günlerde aktrollerin kendisini mezhepsel kökeni üzerinden karalamaya çabaladığını görüyorum. Ayrıca selahattin demirtaş'ı övdüğü için mhp'den ihraç edildiği yalanını yaymaya çalışıyorlar. Bunu kendisi de yakın zaman önce yalanlamıştı. zaten ellerinde ne olduğu belli olmayan, muhtemelen montaj olan bir görselden başka kaynak yok. Sinan oğan hiçbir zaman selahattin demirtaş'ı ve hdp'yi övmedi.

kılıçdaroğlu'nun oğan lehine adaylıktan çekilmesidir. Ama o formülde bile durum garanti değil, Erdoğan maalesef oğan'ı da yenebilir. Ama kesin olan şu ki kılıçdaroğlu ikinci turda daha büyük bir farkla yenilecek. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek deliliktir.

Oğan'ın kendisine oy veren bütün seçmenleri kılıçdaroğlu'na oy vermeye ikna etmesi mümkün değil. içlerinde bolca akp'li ve mhp'li mevcut zaten. ikinci turda Erdoğan'a kaymaları kaçınılmaz bir sonuçtur.

Ayrıca muhalif seçmenin umutları da paramparça oldu. Birçoğu şimdiden yenilgiyi kabullenmiş durumda. Tabii akp'nin Mecliste çoğunluğu kazanmış olmasının da durumu Erdoğan lehine etkileyeceği unutulmamalıdır.

Ne yazık ki şahsi ihtiras ve hırsları nedeniyle ülkenin geleceğinden ve dolayısıyla hepimizin geleceğinden bir 5 yıl daha çalınmasına vesile olmuş kişidir. Eğer hakkım varsa kesinlikle helal etmiyorum kendisine.

Eğer günün birinde akp'den gerçekten hesap sorulacak olursa onlarla birlikte kendisi de gereken hesabı vermelidir. Neden insanların geleceğiyle böyle kumar gibi oynadığı sorulmalıdır. Zira akp'nin 21 yıllık günah galerisinde kendisinin de önemli bir payı ve sorumluluğu olduğu inkar edilemez.

Sadece Atatürk'e değil Türklüğü Türklük yapan her türlü değerin karşısında olan birisiydi. Emir Timur gibi değerli bir Türk başbuğu hakkında da son derece çirkin ifadeler kullanmaktan çekinmemiştir.

Milli şair Mehmet akif için "serserinin teki" diyecek kadar alçalabilmiştir. Aynı konuşmasında "pezevenk" dediği de iddia edilmiş, ancak kendisi "desene" dediğini iddia etmişti. Aslında dinlediğimde bana da öyle gelmişti ama Mehmet akif'in torunu daha önce "pezevenk" dediğinin mahkeme kararıyla kesinleştiğini söylemişti. ben öyle hatırlıyorum.

1980 ihtilali sonrası vatandaşlıktan atıldığı zaman neden Müslüman bir ülkeye değil de ingiltere'ye sığındığı, dr. Rıza nur'un british Museum'da saklanan hatıratının nasıl eline geçebildiği sorgulanması gereken diğer konulardır.

Nice mutlu senelere.

Kendisiyle 180 derece zıt görüşlere sahip olduğum halde dinlemekten keyif aldığım insan. Çünkü ağzından çıkan her cümle benim haklılığımı teyit ediyor, onunla zıt düşündüğümü gördükçe doğru yolda olduğumdan daha çok emin oluyorum.

Eğer kendisiyle bir konuda aynı düşünürsem işte o zaman kendimden şüphelenmeye başlarım.

Hiç şüphe yok ki Türkiye tarihinin en gayrı milli liderlerinden birisiydi. Kendisi Türkiye'nin adını Anadolu Cumhuriyeti olarak değiştirmeyi düşünmüştü, bunu kardeşi Korkut Özal da söylemişti. 1 milyon Kuzey ıraklı Kürde kucak açarak ülkenin demografik yapısıyla oynaması da gerçekleştirdiği sayısız ihanetten yalnızca birisidir. Özal, PKK'nın silahla değil ancak barışla yani PKK'nın taleplerini yerine getirmekle bitebileceğini iddia eden birisiydi. Ayrıca Kürt federasyonunun tartışılabileceğini de söylemişti.

Sadece PKK terörü değil aynı zamanda FETÖ de Özal döneminde palazlandı ve hızla yükselişe geçti. Bugün Fetullahçıların hepsi Özal'a minnettardır.

Körfez Savaşı'nda da Türkiye'yi ABD'nin yanında savaşa sokarak ülkenin başına büyük bir bela açmak istemiş ancak ordunun direnişi nedeniyle başarılı olamamıştır.

Azeri kardeşlerimiz için de "Azeriler Şii, biz Sünniyiz onlar iran'a daha yakın" demesi de onun milli duygulardan ne derece yoksun birisi olduğunun en bariz göstergelerinden birisidir.

Türkiye'nin sanayileşmeye, üretime ve ihracata dayalı ekonomi modelinden finans oyunlarına, tüketime ve ithalata dayalı bir ekonomi modeline geçmesi de Özal'ın marifetidir. Dolayısıyla bugünlerin mimarlarından birisidir. Bütün bunların yanında yolsuzluk, hırsızlık, çalıp çırpmak da Özal döneminde normalleşmiştir. ilk kez onun döneminde emek harcamadan kolay yoldan para kazanmanın ayıp bir şey olmadığı düşüncesi insanların zihnine yerleşmiştir, hatta "köşeyi dönmek" deyimi de bu dönemde dilimize yerleşmiştir.

Özetle Turgut Özal cumhuriyet tarihinin en kötü lideri olmaya aday birisidir. Hatta bugünkülerden daha kötü olduğunu söylemek abartı olmaz.